NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ
عَبْدَةَ
أَخْبَرَنَا
سُفْيَانُ
عَنْ
الزُّهْرِيِّ
عَنْ سَعِيدٍ
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ
أَنَّ النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ لَا فَرَعَ
وَلَا
عَتِيرَةَ
Ebû Hureyre'den rivayet
olunduğuna göre; Nebi (s.a.v.)
"Fera’ ve atîre
yoktur." buyurmuştur.
İzah:
bk. Buharî, akîka;
Müslim, edâhî; Tirmizî, edâhî: Nesâî, Fera'; İbn Mâce, Zebâih; Dârimî, edâhî;
Ahmed b. Hanbel, II, 229, 239, 279, 490.
Metinde geçen: **Lâ-yı
nâfiye = olumsuzluk lası" bura-da "Lâ-yı nahiye = nehy lası*'
anlamında kullanılmıştır. Bu bakımdan hadis "İslamda ferâ' ve atîre
(kurbanları) yasaklanmıştır." anlamına gelmektedir. Nitekim Rasûlüllah
(S.A.V.) ferâ' ve atîre kurbanları kesmeyi yasakladı."[Nesâî, fera' ve
atîra] mealindeki hadîs-i şerifteki nehy ifâdesi de bu gerçeği açıkça ortaya
koymaktadır. Bu kurbanları kesmenin caiz olduğunu söyleyen İmâm Şafiî
(r.a.)'in beyanına göre; "Cahiliyyet dönemi Arapları anasının bereketi ve
nesli artsın diye ilk yavruyu keserlermiş. İslamiyet gelince Hz. Peygambere
bunun hükmü sorulunca Efendimiz bunda bir kerahet olmadığını bildirmiştir,
fakat bu yavrunun üzerinde Allah yolunda bir yük taşının-caya kadar
bekletilmesini ve ondan sonra kesilmesini mustahablık için emretmiştir."
İmâm Şafiî'ye göre; mevzuumuzu teşkil eden bu hadis-i şerifteki yasak, bir
önceki hadisin şerhinde de açıkladığımız gibi haramhk ifade eden bir yasak
değildir. Ancak bu kurbanların üzererinde Allah yolunda bir yük taşımncaya
kadar tehir edilmesinin daha iyi olacağını ifade eden bir yasaktır. Bu
bakımdan mevzuumuzu teşkil eden hadîs-i şerifle bir önceki hadîs-i şerif
arasında bir çelişki olmadığı gibi yine mevzuumuzu teşkil eden hadisle
"Fera* bâtıl değildir.” mealindeki 2842 numaralı hadis arasında da bir çelişki
yoktur.[bk. İbn Hacer, Feth'ül-Bârî XII, 15.]
Diğer mezhep
âlimlerinin bu mevzûdaki görüşlerini, bir önceki hadis-i şerif şerhinde
açıkladığımız için burada tekrara lüzum görmedik.